27 Eylül 2016 Salı

Gerçeğin Titreşimleri - 59 - Asıl biz buyuz

5 Kasım 2012 tarihli videosundan...

‘Asıl biz’ buyuz:
Dünya dışımızda değil, sadece öyle görünüyor, sizi temin ederim. Oysa öyle değil! Bu bir illüzyon. Herşey içimizde, realiteyi içimizde deşifre ediyoruz. Anahtarı da kalbimiz!... Çıkış kapısı, hapishaneden çıkış bu! Gün boyunca bunu ayrıntılı bir şekilde anlatacağım.
Kalbin müthiş bir gücü var! Hep akılı, beyini düşünüyoruz, oysa bunlar çok düşük seviyede bir farkındalık... Aslında bizi illüzyon dünyasının çok ötesindeki daha yüce farkındalık okyanusuna, daha yüce sevgiye, önseziye bağlayan kalbimiz! Peki bu önsezi nereden geliyor? Hiçbirzaman “Önsezim öyle söylüyor” diyerek beynimizi işaret etmeyiz, değil mi? Hep “Önsezim böyle söylüyor” diyerek elimizle kalbimizi gösteririz! Vücut dili neyin nereden geldiğini bilir. Bu da bir çeşit içsel bir akıl... “Üniversiteye gittim de bütün bunları hatırlıyorum da, dogma öyle söyledi da, sınavlarımı geçtim de”, v.s... Hayır, akıl bu değil, bu ağırlıklı olarak sadece hafıza. Oysa gerçek içsel akıl; kalp...
Tabii ki, kan pompalayan kalbi kastetmiyorum. Spiritüel kalp olan kalp çakrasından söz ediyorum. Bizi yüce okyanusa açan kalp. Eğer açarsak tabii...Eğer açmazsak  yüce okyanustan kopuk oluruz.

8 Eylül 2016 Perşembe

Video metni: 5 duyunun ötesi


5 Duyu Bilinci’nin Ötesine Geçiş


Ruhsal yolculuk gittikçe daha derin bir şekilde önümüze serilirken, kendi realitemizi kendi yarattığımızı anlamadan, dünyada olanları ve bunu değiştirmenin mümkün olduğunun farkındalığına varmak çok zor. Gerçek olduğunu düşündüğümüz şey, bizim deneyimlediğimiz realite oluyor, örneğin; kendinizi güçsüz hisseder ve “Ben halktan güçsüz ve aciz Joe, benim ne gücüm olabilir ki” diye düşündüğünüz zaman nasıl bir hayatınız olur? Zavallı aciz siz olan güçsüz bir hayatınız olur. Oysa ‘zavallı, aciz ben” diye birşey yok! Bu sadece, sizin realiteyi algılayış şekliniz... 

Zaten kontrol sisteminin bütün amacı da, beşikten mezara bütün insanları, hiç güçlerinin olmadığına, hayatlarının iyi veya kötü şans ve de tesadüflerden ibaret olduğuna, dolayısıyla güçlerini, her şeyi daha iyi bildikleri için güçlü olanlara vermeleri gerektiğine inandırmak.

Dünyadaki ─saymadım bilmiyorum, duyduğum bu─ altı yedi milyar insanın büyük bir çoğunluğu bu konuda bilinçli değil. Ben onlara “beden bilinçli” veya “5 duyu bilinci’ olanlar diyorum. Yani bu, bilinçliliğin daha yüksek bilgi seviyelerine sahip, daha derin ve daha bilge olan bir bilinçlilik değil. Oysa aslında aynen öyleler! Neyse ki, yine de artık insanlar bilinçlerine uyanıyorlar. Bazı kişilerden duyuyorum; “Birdenbire uyandım ve görmeye başladım!”...

Peki bu “Uyanmak da nedir?” diye sorulacak olursa cevabı şu:

Paylaşım